BENİ YÖNLENDİREN RENKLER

.

A NOTE FOR YOU

Welcome to my blog. Here, You will find my oil paintings, acyrilic paintings on wood/fabrics, necklaces-earrings-bracelets. Crochet, decoupage, embroidery, cross stitches, some interesting and colourful pictures are going to draw your attention. Please, let me say to thank you to give me the soul of share with you. Enjoy it! Please feel free!



........................................................................................BİR TIK DA BU ADRESLERE .........................................................................
* * * * * * * * * http://mayri-hayriyenin-emailleri.blogspot.com * * * * * *http://babanneninelemekleri.blogspot.com/* * * * * * * * *

15 Temmuz 2009 Çarşamba

WHICH COFFIN DO YOU PREFER ?




Can Yücel' den
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir..
Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel,
Hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı ?
Cami'de veya diğer dini yapılarda uyanıyorsunuz.
Bir tahta sandık içerisinde,
Herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor
ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz,
Yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda, büyük bir
İtibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır.
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor,
Aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz.
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaşlarda huzur içinde yaşıyorsunuz.



Sağlığınız gittikçe düzeliyor,
Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün
Size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz..
Ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan
tecrübeli bir insan olarak ise başlıyorsunuz.
Herkes karsınızda el pençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor.
Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
Diğer hormonal aktiviteler artıyor,
fevkalade.....aman ne güzel günler başlıyor...
Derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.
Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'fazla çalıştın' diyor 'artık eve dön, isi bırak,
okumaya basla, harçlığın benden olsun...'
keyfe bakar misiniz ?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor.
Ekmek elden, su gölden bir dönem başlıyor.



Partiler, diskotekler, kızların/oğlanların sayısı artıyor.
Derken Anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık....
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar,
'evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna' diyorlar..
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar,
hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.
Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve
başka bir keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.
Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.
Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok,
bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yasıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir
hücre halini alıyorsunuz.
Ve günün birinde müthiş keyifli
bir geceyle hayatınız bitiyor...



Bende hayatımı tersten yaşamak istiyorum....
ve de
Bu bilgisayarlı olanın içinde uyanmak istiyorum...
(Açılan kapakta bilgisayar var.)
NİYE ? derseniz
Hemen bloguma bakıp kimler yorum yapmış göreyim diye.


Bir de helvam irmikten bol fıstıklı ve bol siyah çikolatalı olsun lütfen....
mmmmm mmm

Herkese gönlündeki dileklere göre bir gün diliyorum.

<:-P



Not: Kırmızıkelimeler benim tarafımdan eklenmiştir.


3 YORUM:


MoonSun dedi ki...
none of them :))
mayri dedi ki...
Nalan hanım Yorumunuzu aşağıda yayınladım. Teşekkür ederim. Evde olunca gerçekten iş bitmiyor. Ama sizin işinizde çok şimdi. Hem oraların havasıda etkilemiştir sizi. Kalış süreniz Amerikada uzun olsaydı sizde yavaş yavaş öğrenirdiniz. Benim İrlandalı öğretmenim Nora şöyle derdi. Bir çocuk iki yılda önce dinler alır, tekrar eder, sonra konuşur sizde aynı yöntemi uygulayın derdi. Repeat repeat (tekrar tekrar). Anlaşılabilir şekilde konuşulan dizi programlarını seyredin. Ama gerçek hayatta kimsenin kimseyle ilgilenmediği bir ortamda zor. Onlar yakın ilişkiye açık değil. Her şeye şüpheyle yaklaşıyorlar. Güven duyguları yok. 
Sevgiler <:-)  
mayri //mayricigim "Hosgeldin demege geciktim ama blogunu blog listeme ekleyebildim. Birsey uretmeden gecse de hic bos anim yok diye sasiriyorum. Fazla uyuyorum galiba neyse kusura bakma e mi :)'dedim yanit geldi anlamadim okeyledim sayfa kacti iyisi mi sen bu yaniti buradan yoruma gotur yapistir:)bana da neden olmadigini ve nasil yorum yazacagimi anlat lutfen su an. Amerikada oturup ingilizce okuyamamak da ayri komedi//
lori dedi ki...
ah keske ya, ne guzel olurdu hayati tersten yasamak. ben hangi tabutu sectim bakiim: ustunde bi suru icki sisesi ve soslar olani :)) ehuh. nasi olsa tersten yasicaz ya :)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Annem bende köpek balığını seçtim beni alıp engin denizlere dalıp götürsün diye. Çok güzeldi Can Yücel'in üstüne yıldızlar yağsın.

Babanne

http://babanneninelemekleri.blogspot.com/